29 Eylül 2017 Cuma

KABUĞU NE ?





    
      KABUĞU NE ?


     Yıllarca çalışkan sandı kendini
     Akıllı , derslerinde başarılı , mükemmel öğrenci.
     Olurda kötü bir not alsa karalar bağladı...
     Yapamazdı , başarısız olamazdı...




     O ise mükemmel anneydi
     Her şeyi bilirdi ve ona danışılırdı.
     Sevgili yardım meleği
     Olmazdı , asla hata yapamazdı...


    Güçlü sevgiliydi diğeri
    Herkesin ihtiyacını gören
    Sapasağlam durmak öğretilmişti ona
    Başkasını bilmezdi , yardıma ihtiyacı olsa da isteyemezdi...


    Can yakarak dik duracağını sandı diğeri
    Önce sen vur ! Yoksa devrilirsin ...
    Başka türlü ilişki kuramadı bir daha
    Asık suratının altındaki yumuşacık kalbini açmadı , açamazdı...


   Hep sevgi vermezse sevilmez sandı,
   Herkes onu beğensin diye uğraştı.
   Canı da yansa içine attı .
   Hayır demezdi , diyemezdi ...


   Etrafına bir bak kızmadan
   Ne kadar da çok çocuk var
   Hepsi ilgi ve değer görmeyi bekleyen..
   ''Gör beni ve değer ver '' demek isteyen ama diyemeyen


   Güçlü desinler ,
   Başarılı desinler ,
   Yardımsever desinler ,
   Çalışkan desinler , desinler de desinler

   Nelerden kaçtı da kabuğuna saklandı ?
   Neler duvar ördürdü etrafına ?
   Aslında nasıl görünmek istiyordu da hangi kabuğa saklanıyor ,
   Yoksa o çocuk hala saklambaç mı oynuyor ?


   Ayşen Çankaya 29.09.2017
   Uzun bir süre aradan sonra merhaba...



14 Şubat 2017 Salı

SEVGİ GÜNÜ











Çok daha gençken sevgililer günü gibi tarihler daha bir önemliydi sanki . Dün geceyi küçük çocuğunun başında ateş kontrolü ile uyumadan geçirmiş bir anne kimliğiyle ise tek önem verdiğim ateşin kontrol altına alınmış olmasıydı ...


'' Bugün sevgililer günüymüş '' diye sabah hatırlatan kızıma benim hediyem sizlerin sağlığı diye içimden geçirerek gülümsedim .


Benim için sevgililer günü gençlik yıllarımdaki anlamlarını değiştire değiştire bugünlere geldi ama aşkın heyecanlı kıpırdanışlarını yaşadığımız o günleri yaşayanları da anlıyorum :)


Sevgililer günü  kapitalist düzenin alışveriş - hediye bağlantısı ile eleştirilir. Aslında Aşk kitabının da yazarı olan  ülkemizin en iyi ilişki koçlarından Aslı Aydemir PCC ' nin günü değerlendirildiği sosyal medya paylaşımını sizlerle paylaşıyorum...Böylesine güzel fikirlerin üretilmesine vesile olduğu için de sevgi günü demeyi tercih ettiğim günümüzü kutluyorum :)


''Konumuz aşksa ve birtakım koşullanmalardan aklımıza hediye almak ve vermek geliyorsa, kalbimizde bulunsun:
Sevgilinize verebileceğiniz en güzel hediye, kendinizsiniz. Yalansız dolansız, oyunsuz, kılıfsız; sahici, içten, açık.
Bunun için kendinizi sevin. Çok sevin. Böylesine bir hediye verebilmenin tek yolu bu. Kendinizi o kadar sevin ki, ne olursa olsun kendiniz olmayı kimse olmaya değişmeyin.
...
Değerinizin, gücünüzün, eşsizliğinizin bilincinde olun. Varlığınıza şükredin ve sizi böyle seven birine sevgilim deyin. Sakın daha azı ile yetinmeyin.
Yüksek beklentileriniz olsun. Sevgilinizden verebileceği en güzel hediyeyi isteyin. Kendisini. "Seni dinlemek istiyorum.", "Seninle zaman geçirmek istiyorum.", "Seni merak ediyorum." "Seni çok seviyorum." Söyleyin. Yargılamadan, alay etmeden, küçümsemeden, korkmadan dinleyin, merak edin, çok sevin, bunu gösterin. Hediyenizi böylelikle alabilirsiniz. Daha azıyla değil.
Hediye almak da vermek de güzeldir. Daha güzeli, bunu anlamsızca bir güne sıkıştırmaya çalışmadan; sindire sindire her güne, hatta her ana yaymaya bakmaktır. Çünkü aşk bunu hak eder. Daha azını değil . ( Aslı Aydemir PCC İlişki Koçu )

3 Şubat 2017 Cuma

BUZ DEVRİ





Bir kaç gündür karla mücadele ediyoruz. Yollar buz pisti gibi . Bu durum özellikle sabahları işe yetişmeye çalışanlar için çok sıkıntılı durumlar yaratıyor . Bizler yılda bir kaç kez kısa süreli yaşadığımız bu durumun fiziksel ve ruhsal sıkıntılarını bu kadar yoğun yaşarken aylarca kar altında kalan diğer illeri de merak ediyorum . Acaba onlar yaşamlarının bir parçası olan karla daha mı barışık geçiriyor kışı ?

Kapılarının önünü temizleyen apartman görevlilerine ve esnafa dua ederek yürüdüm sabah . Acilleri dolduran düşme vakalarına yıllarca müdahale etmiş biri olarak ''Herkes kapısının önünü temiz tutsa tüm mahalle tertemiz olur .''sözünün önemini ve sonuçlarını düşündüm...Tam bu yazıyı yazarken Sivas'ta yaşayan bir akrabam arabasının panel görüntüsünü paylaşmış derece -27!

Eşi Kazakistan'da çalışan bir arkadaşım anlatmıştı . Arabayı durdurmadan evinin anahtarını hazırlamazsa , arabadan inip eve gidene kadar anahtarı bulup kapıyı açacak kadar hareket kabiliyeti kalmıyormuş .

Dediğim gibi insan oğlu adaptasyon yeteneği yüksek bir canlı. Her sene ağır kış şartlarına maruz kalanlar daha donanımlı karşılıyorlardır elbet . Bizim gibi sürpriz yoğun kar yağışı yaşayan illerde karda yürümeye alışmamış herkes düşe kalka ilerlemeye çalışıyoruz.

Zor kış şartlarıyla mücadele eden herkese kolaylıklar dilerim. Cuma günümüz hayırlı ve bereketli geçsin...


















11 Ocak 2017 Çarşamba

YAZMAK İYİ GELİR





Merhaba ; kulağımda enerji veren bir müzik , kafamda karmakarışık düşünceler... Kendimi hayatın karmaşasından birden bloğuma kaçmış buldum .


Size de olur mu ? Bazen ağzınızı bıçak açmaz . Adeta ağzınızdan çıkacak her kelimede enerjinizin daha da azalacağı totemiyle içinize dönersiniz .


İşte ben böyle zamanlarda yazabileceğim ve kendimi ifade edebileceğim bu alanda kendimi çok özgür ve huzurlu hissediyorum. Cümlelerimi herkesin kendi yaşanmışlıkları ile anlayacağını , yorumlayacağını biliyorum . Herkesin yaşadığı acıya , tecrübeye ve birikime saygı duyuyorum .




Yazmak çok rahatlatıcı ve zenginleştirici bir eylem. Aslında yazma eyleminin sağlık için ne kadar yararlı olduğu ispatlanmış . Yeni Zelandalı araştırmacılar yaşları 64-97 arasında değişen yaşlılarda biyopsi ile ilgili çalışma yürütmüş . Yapılan bilimsel çalışma sonucunda şu ortaya çıkmış :  '' Duygusal ifade yoluyla yazma stres düzeyini düşürüyor.''


Derinden etkili ve üzücü olay hakkında yazmak , sadece duygularla değil mantıksal düşünmeyi de uyararak olayla ilgili stresin azalmasında etkiliymiş ...


Başka bir araştırmada da kronik hastalığa sahip kişilerin günde sadece 15- 20 dakika ayırarak düşüncelerini daha rahat organize ederek , gelecek ve geçmiş endişelerini giderebildikleri ispatlanmış...


NLP ( Nöro Linguistik Program) ifade edilmeyen duyguların ve düşüncelerin birikiminin ruhsal ve psikolojik zararlarını açıklar. Zihinsel - duygusal yararını görme amaçlı yazılan yazının da derin , kişisel ve kritik duygusal önem taşıması ; mümkünse bir süre ara vermeden yazılması ve bunun mümkünse bir süre hergün tekrarlanması yararlıymış ...


Yani düşünce ve duygularını benim gibi kişisel bloglarında paylaşan herkes ve tabii ki siz okuyanlar aynı zamanda sağlığımız için de güzel şeyler yapıyormuşuz . Başka bir yazıda okumanın yararlarını paylaşmak üzere hoşçakalın.