30 Mart 2015 Pazartesi

ZEKA TÜRLERİ

                              

  
                                                  ZEKA TÜRLERİ  

                  Öğrenmeyi sever misiniz? Ben kendi adıma son günlerde bilgi kaynaklarına şöyle bir bakmaya dahi yetişemiyorum. Sosyal medya ,sayısız eğitici televizyon kanalı ,bir süredir ihmal ettiğim kitaplar...Dünya hiç olmadığı kadar bilgi üretir halde. Bu gün yazmak istediğim pek çok şeyi erteleyip bu bilgi yükünden biraz nefes almak isterken bu konu çıktı karşıma. Çok büyük bir hızla gelişen teknolojiyi yaşadığımız günümüzü eski çağlarla  karşılaştırdığımızda , içinde bulunduğumuz hal daha mı karmaşık sorusu da beraberinde geliyor..17. yüzyılda Leibniz, 18.yüzyılda Diderot zamanlarındaki bilgi fazlalığından şikayet ederlerken günümüzde yaşasalar ne düşünürlerdi acaba ? Sanırım günümüzde övüne övüne bitiremediğimiz bir şeyleri bilme sonraki çağlar için çok önemli olmayacak. Bildiğini kontrol etme ve yönetme daha önem kazanacak. İşte tam burada karmaşıklığı yönetmede zeka türleri karşımıza çıkıyor. 

                            
             
                     IQ (Intelligence Quotrent) : Entelektüel zeka oranı olarak bilinir ve aslında zihinsel yeteneği ifade eder. Yüksek IQ 'lu insanlar daha kolay öğrenir ve sorunları daha kolay çözer. Karmaşık ortamlardaki bilgi yükünde IQ beyin gücünün ölçütüdür. Megabit ve işlem hızı gibi.
                    
                     EQ (Emotional Quotrent) : Duygusal zeka anlamına gelen EQ duyguları algılama ,kontrol ve ifade etme yeteneği ile ilgilidir. Yazımın başında anlattığım karmaşıklığın yönetiminde çok önemli rolü vardır. EQ yüksekliği diğer insanlarla ve canlılarla iletişim becerilerinin yüksekliğini beraberinde getirdiğinden ,karmaşıklıkta yönünü tayin etmede ve kariyerlerini ilerletmede daha donanımlı olurlar. Artık bir çok şirket teknik uzmanlıktan çok sosyal beceri yüksekliğine önem vermektedir. Girişim konusunda becerili olma  ,risk alma ve yaratıcı fikirlerle yeniliklere açıklık önümüzü göremediğimiz karmaşıklık hallerinde ne güçlü desteklerdir düşünürsek..

                     CQ(Creativity Quotrent) : Yaratıcı zeka olarak son yıllarda dikkat çeken CQ , aslında kişinin merak düzeyini ifade eden zihinsel iştahla ilgilidir . CQ yüksekliği kendini rutinden alışıla gelmişlikten çabuk sıkılma ve yeniliklere açıklık olarak gösterir. Rutinden uzak çok orijinal fikirlerle gelirler. Aynı anda çok sayıda farklı fikirle gelirler. Bu özellikleriyle belirsizliği idare etmede karmaşık sorunlara basit çözümler getirmede etkili olurlar.
     
                     
                         
                         ÇOKLU ZEKA KURAMI : Bilim adamı Howard Gardner çoklu zeka kuramı ile olağanüstü başarılar sergileyen insanları incelemiş ve sınıflandırmıştır.

                         Sözel Anlayış

                         Sözel Akıcılık

                         Sayısal Yetenek

                         Alansal ve uzay ilişkisi

                         Bellek

                         Algısal hız  

                         Mantıksal düşünebilme 

 Zeka tiplerine şöyle bir baktıktan sonra aslında zekanın çok da sınıflamaya gelir bir özellik olmadığını düşündüğümü belirtmek istiyorum. Bir kişinin zeka seviyesi genetik ,çevre karşılaştığı olaylar gibi faktörlerden de etkilenir. Üstelik hepimiz öğrenme sistemlerimizin farklılıkları nedeniyle bazı öğrenme yolları ile daha rahat öğrenir ve kullanırız. Çoklu zeka kuramını  :'' Hepimiz için farklı zeka ve öğrenim yolları ''yolları olarak özetliyor ve bu konuya bir sonraki yazımda devam etmek istiyorum .Sevgiler...

23 Mart 2015 Pazartesi

KOÇLUĞUN SAĞLIKLISI

               İçime sinmeyen uygulamaları ile bir süredir takip etmekteydim sağlığa müdahale eden ve diyet ,egzersiz ve masaj önerileri verip kendilerine'' koç!'' diyenleri... Haklarını yemeyeyim bazılarının sağlık için iyi bir şeyler yapmaya çalıştıklarını da görüyorum. Ancak 17 yıllık deneyimli bir tıp doktoru olarak bazı uygulamaların bedensel ve psikolojik sağlığı tehdit ettiğini düşünüyorum. Allerjisi ve diyabeti olmayana istediğin kurabiyeyi öner ama genel sağlık uygulamalarını her önüne gelen yapabilmeli mi?Yaşam denince aklınıza ilk ne geliyor? En büyük bilgeler ,filozoflar bulundukları toplum şartlarının etkisi altında kalıp hayata anlam vermişlerdir. Yaşam genel anlamda canlılık içeren her birimi kastederken insan yaşamı denince konu biraz derinleşiyor. Önemli olan o yaşamı yaşayan bilinçli insanın yaşadığına yüklediği anlamdır.                                                                                                                                                                                                                                                                                                
Anlam da ''an'' yani şimdi yaşanana yüklenen mana demektir. Örneğin yaşamının amacını yitirme ve değersiz bulma gibi hallerde depresif ruh halleri karşımıza çıkar. Sağlıklı bir ruh sağlığı elbette sağlıklı bir bedenle mümkündür. İşte burada devreye giren  yaşam koçluğu başına sağlıklı ibaresi gelmeden güdük kalmıyor mu sizce de ? Türkiye'nin ICF akreditasyonlu koçluk eğitimi veren çok değerli bir akademisinden profesyonel koçluk eğitimlerimi almaya başladığımda öğrendim bu gerçeği. İtiraf ediyorum, ''Yaşam Koçluğu'' tanımını ilk duyduğumda heyecanlanmıştım. Herkesin önce kendi yaşamının liderliğini ele geçirmesi ve bunun için bir şeyler yapmaya çalışması harika. En azından kaliteli  temel koçluk teknikleri eğitimi almış birinin yaşamları değerlendirmesine itirazım yok ama konu sağlık olunca fırsatı paraya çevirmeye çalışanlar da popüler olan koçluk ismini yanlış kullanabiliyorlar. Yaklaşık 6 aydır koçluk eğitimleri alıyorum ve bu işin ne kadar ciddi bir emek ,zaman ve deneyim istediğine şahit oluyorum. Medyada da melek koçu ,depresyon koçu ,rüya koçu gibi tabirlerle karşılaştığımda sadece gülümseyemiyorum artık...
İnsan kavramı çok geniş anlamlar ihtiva eder. Tamamlayıcı geleneksel tıp uygulamaları asırlardır bu topraklarda İbn-i Sina' lar , Lokman Hekim'ler tarafından insanı ruhsal ve bedensel bir bütün olarak kabul edip uygulanmıştır. Bu büyüklerin kendi imkansızlık dönemlerindeki olağanüstü gayretlerini hayranlıkla takdir ediyorum. Bilimsel olarak ilerlediğimiz devrimizde de bir an evvel yasalarla ciddi eğitim alan insan sağlığı ile ilgili deneyimli SAĞLIKLI YAŞAM KOÇLARI  korunmazsa sağlığı tehdit eden uygulamaları olanlar her geçen gün artacaktır. Ben kendi adıma sağlık uygulamaları yapan koça şunları rahatlıkla sorarım : 1-Temel koçluk modül eğitimini nereden aldın? 2- Sertifikaların ve eğitimlerin ne üzerine? 3-Bireysel koçluk ile sağlık uygulamalarını ne amaçla yan yana getiriyorsun?   HEPİMİZE SAĞLIKLI YAŞAMLAR DİLERİM..

20 Mart 2015 Cuma

GÜNEŞ TUTULMASI VE PSİKOLOJİK ETKİLERİ

   GÜNEŞ TUTULMASI sırasında  açık ve güneşli hava yerini bir süreliğine kapalı havaya bırakıyor.
Sonuçta çoğumuzda kapalı havada duygusal mood karamsar ve içe dönük olabilmektedir. Zihnimiz bir şey düşündüğümüzde geçmiş , şu an ,gelecek ayrımı yapmadan beyinden hormon salınımına start verir. Bu nokta önemlidir. Bizi çok etkilemiş kötü bir travma her hatırlandığında şu an yaşanıyormuş gibi adrenalin ve kortizol salgılattırır.
              Yıllardır kapalı Karadeniz Bölgesi'nde yaşayan biri olarak size bilgiler derledim. Işıl ışıl Ege güneşinden sürekli kapalı ve yağmurlu havada yaşamaya alışma bir ara ciddi anlamda dengemi sarsmıştı. Aslında bedenimizde bizden habersiz çalışan hormonal sistemler var. Birincil görevleri bedenin hayatını idame ettirmesi. İşte depresyonun ve duygu durumunda aşağı çekilmenin , düşmenin sebebi de SEROTONİN adlı hormonun eksikliğidir. Serotonin neden bu kadar önemli çünkü eksikliğinde beyindeki elektrik sinyalleri iletilemiyor. Dopaminde aslında hemen hemen aynı işlevi görüyor..

DOPAMİNE aynı zamanda haz hormonu desek yanlış olmaz. Aslında hepimiz bağımlılıklarımız adı altında  bu moleküle aşığız :) Haz aldığımız her durumda tekrar tekrar salgılatmak için davranışı yineleriz. Çikolata ,kahve, sigara gibi bütün bağımlılıkların özeti kimyasal olarak budur. Son yıllardaki akıllı telefon ve internet bağımlılıkları da unutulmamalı. İnanın facede paylaştıklarınız altında gördüğünüz her beğenide serotonin ve dopamin salgılıyorsunuz ! Bağımlılığı ayrı bir yazı konusu olarak hafızaya alıyor ve güneşe dönüyorum.GÜNEŞ Serotonin- Dopamin artışını sağlayan yaşam faktörlerinden biridir. Kuzey ülkelerinde güneş ışığı yetersizliği hem bu hormonları hem de D vitaminini azaltmaktadır. Ani güneş yokluğu ise  aynı zamanda MELATONİN dengesizliği de yaratabilmektedir. Melatonin vücudun biyolojik saatini ve ritmini ayarlayan hormondur. Bilinen en güçlü antioksidandır ve aslında derin uykuda salgılanır. Bizi rahatlatan papatya çayında bile aslında melatonin vardır. Son yıllarda özellikle gece çalışıp gündüz uyuması gerekenlere tablet takviyeleri üretilmiştir. Melatonin serotoninden üretildiğinden serotoninin azaldığı hallerde otomatikman azalmakta ve uykusuzluk görülmektedir. Kısaca SEROTONİN -DOPAMİN parlak güneş ışığında salgılanan dengeli moleküllerdir .MELATONİN ise gece salgılanması gereken bir moleküldür.Tutulma anındaki ani güneş ışığı yokluğu ve hatta zihinsel olarak yokluk düşüncesi salgılanmalarını  etkileyebilmektedir. Zihinsel olarak hazır beklemek bunun daha önce defalarca gerçekleşmiş bir görsel şölen olduğunu düşünüp tadını çıkartmak herhalde en güzeli :))


16 Mart 2015 Pazartesi

KIŞ MUTSUZLARI YAZIM SİZE !

           Kışın daha mı mutsuzsunuz ?   Özellikle kışın depresyon belirtilerini bir türlü atamayan ve yaz aylarına oranla daha halsiz , yorgun , halsiz ve isteksiz olanlarda D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ ihtimali yüksek . Üstelik depresif ruh hali iştah kaybı , uyku bozukluğu gibi belirtilerle yemek yeme alışkanlığını etkilemekte ve zaten eksik olan vitamin mineral eksikliğini daha da derinleştirmektedir. Sadece eksik olanı yerine koymak bu durumu düzeltici olmaktadır..
D vitamini yumurtada , sütte ,balıkta , sıvı yağlarda  ve yeşilliklerde de var . Ancak en önemli sentez yeri kendi derimiz .D vitamininin öncüsü olan madde derimizde ve güneş ışığı sentezin tetikleyicisi.. Bu nedenle kış ayları gibi güneş ışınlarının az olduğu zamanlarda takviye etmek gerekiyor.
15 dakika koruyucu faktörlü güneş kremi sürmeden direkt güneş ışığı almak gerek.. Bu o kadar önemli ki uzmanlar kuzey ülkelerdeki psikolojik hastalıkların sıklığını güneş yoksunluğuna bağlıyorlar.. Şizofreni hastalarının % 65 'inde  ,depresyon hastalarının % 14 'ünde D vitamini eksikliği saptanmış. Tek hastalık nedeni olmasa da tetikleyici olduğu düşünülüyor..

12 Mart 2015 Perşembe

İNAT DUYGUSU VE YÖNETİMİ

İnsan yaradılış itibari ile kendisini diğer canlılardan ayıracak bir takım duygularla donatılmıştır. Bu duyguların bazıları başka canlılarda belirgin olması sebebiyle espri, övgü ya da onay ifadeleri içerebilmektedir. İnatçı keçi gibi :) İtiraf edeyim bu konuyu aklıma evdeki 3.5 yaşındaki küçük inadım getirdi. Yaş ve karakter açısından inadın zirvesinde olan ve sabrımı zorlayan bu duygunun erişkinlerdeki halini düşündüm...Bize ilk duyduğumuzda negatif gibi gelen duyguların terbiye edildiklerinde hedefe ulaşmada güç verici yol arkadaşları olacakları aşikar.. Önemli olan bu duyguları kontrol edebilmek ve yararımıza kullanabilmek. İnat duygusu da benlik hazinemiz içinde doğru yerde doğru şekilde kullanılması gereken bir hazine anahtarı.. Örneğin zararlı alışkanlıklardan kurtulmak için kullanıldığında kulağınıza nasıl geliyor ?

11 Mart 2015 Çarşamba

KOMİK DOKTOR ANILARIM

17 yıl önce çalıştığım ilk sağlık ocağında hasta bakmaya başladım . Tam 1 ay Vademacum ( ilaç rehberi ) ezberledim. Benden deneyimli doktor abilerimin , ablalarımın polikliniklerine stajyer olarak katıldım. Sonuçta insan sağlığı şakaya gelmez. Nitekim bu sorumluluk sahibi tarafım ve mesleğime olan sevgim sayesinde şüphelenip sevk ettiğim bazı hastaların erken teşhislerine yardımcı oldum. Bu sonradan gerçekleşen güzelliklerin öncesine götüreceğim sizi.. Yani ilk hastama .
Tek başıma polikliniğe girdim sevgili hemşiremle hayatım boyunca unutmayacağım ilk hastamı beklerken içeri girdiler.. Evet  kucağında bebeği ile gelen anne kestirmeden anlattı sıkıntısını . ''Doktor Hanım bu kızan günde 3 kere sıçiydi şimdi 5 kere sıçiy bi bakıversen.'' Az dışarı çık hanım dedim ve hemşiremle kendimize geldik. Olsun dedim meslek hayatım çok eğlenceli geçecek :))) Ve gerçekten acillerde bile hayata bağlanıp toparlanacak bir şeyler bulduk. Acıya rağmen eğlendik. Bu sebeple bazen sağlık kuruluşlarında çalışanlar size olması gerekenden mutlu , neşeli gelebilir. Ama aslında onlar bir önceki acının etkilerini üzerlerinden atıp bir sonraki vakaya moralmen hazırlanıyorlardır. Çünkü psikolojik olarak denge sağlanmazsa hizmet edemeyecek kadar çökmek olasıdır. Tabi ki dozunda ve saygı çerçevesinde....

6 Mart 2015 Cuma

GÜLMEYE DEVAM :)

                 Gülmenin yararlarını gördük . Uygulama zor değil . Cem Yılmaz gibi doğal güldüren yeteneklere gülmek kolay ya kendi kendimizi güldürmek ? Sizi güldüren olayları tuttuğunuz bir günlük ayarlayabilir ve buna sizi çok etkileyen fıkraları da ekleyebilirsiniz. Gülmek sosyal bir eylemdir ama önce siz kendinize özel gülme molaları ile bu günlüğe dönüp kendi keyfinizi arttırabilirsiniz . Zaten siz kendinize deli demezsiniz :)
   GÜLMEK HAYATIN ŞEKERİDİR AMA ŞİŞMANLATMAYAN ŞEKERİ ..Çünkü bilimsel olarak ispatlanmış ki mutlu ve gülen insanlar daha zayıf kalıyorlar :) Gülmek güven duygusunu arttırır ve özellikle karşı cinse özgüven mesajı verir. Çevrenizde esprili biri olarak tanınma çalışmalarına kendinize bir espri belirleyip ayna karşısında topluluğa anlatıyor gibi başlayabilirsiniz. Böylece  nasıl göründüğünüzü önce siz bilirsiniz . En güzel hikaye gerçek hikayedir gibi en güzel espri doğal olanıdır. Başınıza gelen komik olayları defterinize not alıp uygun ortamlarda kendinizle dalga geçerek kullanabilirsiniz . Alıngan mizaçlılarda kendinize ithaf ettiğiniz esprilerinizin keyfini üzerlerine alınmadan çıkarabilirler . Espri muhataplarının ahlaki yapısı ve bakış açısı her zaman akılda olmalı . Çok ciddi toplantılarda bile konuşma öncesi kendinizle ve durumumuzla ilgili yapacağınız espri ortamı yumuşatacak ve anlattıklarınızın neşe ve mutluluk duyguları ile kayıt edilen bilgiler kalıcı hafızalarda daha kolay muhafaza edilecektir..10 dakika kahkahanın tek başına 30 kalori yaktırdığını belirterek yazımı bitiriyorum.. Bol gülümsemeli günler ...

5 Mart 2015 Perşembe

GÜLMEK VE YAŞAM ENERJİSİ

          Gülmek iyi hissettirir. Gülmek sosyal bir eylemdir. Gülmek psikolojik ve fizyolojik açıdan sağlık ve denge belirtisidir. Gülmenin sağlığınıza yararlarını şöyle sıralayabiliriz :  1 - Endorfin  salgılattırarak  kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. 2- Bağışıklık sisteminizi güçlendirir. 3- Uykusuzluk sorununu azaltarak uyku kalitesini arttırır. 4- Daha rahat konsantre olursunuz . 5- Hafızanızı güçlendirir. 6- Endişe ve depresyona olan yatkınlığınızı azaltır. 7- Kahkaha sırasında yüz ,göğüs, ve karın iç organları ile sindirim kasları uyarıldığından sindirim hızı ve solunum derinliği artar .8 - Kan dolaşımını hızlandırır. 9- Kan dolaşımı arttığından damar tıkanıklığı gibi damar hastalıklarına yararı vardır hatta bu etkisiyle kalp krizi riskini azaltır .
          Aslına bakılırsa her insanda doğuştan var olan özellik bir deyişle VÜCUDUN ÖTÜŞÜ.. Gülmek başarıyı olumlu yönde etkiler . Öfke gerginlik ve korku gibi negatif duyguları azaltır ve zihni rahatlatır. Bir sonraki yazıda gülmeye devam :) :) :)

4 Mart 2015 Çarşamba

ANN VE FİLLER

              

  Ann  kendisine 38 yaşında yumurtalık kanseri teşhisi konulmuş ve şu an hayatta olmayan bir anne.. Benim bu olayla ilgili sizlerle paylaşmak istediğim  hayat dersi niteliğindeki yaşanmışlık. Hekimlik hayatımda pek çok örneğini  gördüğüm ağır hastalık tanılarının sadece hastalığı yaşayanı değil birebir yakınlarını da nasıl etkilediği ve dönüştürdüğü durumlara canlı bir örnek anlatacaklarım. Aslında çoğunuz hatırladı belki gazetelerden hikayeyi. Benim gibi sonradan haberi olanlar için kısaltayım.  Eşi Özgür'e 19 yaşında aşık olmuş ve evlenmiş Ann. Çok tatlı iki çocukları olmuş ve harika bir aile yaşamları.


Aldığı tanıya rağmen geride kalan zamanını kaliteli ,çocuklarıyla paylaşarak geçiren Ann'e en büyük desteği sevgili eşi vermiş.. Beni en çok sevgili Özgür'ün Ann'i kaybetmeden bir süre önce anlattıkları düşündürdü.. Değiştirmeden aktarıyorum : '' Teşhis öncesi basit şeylere üzülen ve sinirlenen takıntılı bir insandım. Şimdi yaşamın her anının nasıl bir mucize olduğunu ve dolu dolu yaşanması gerektiğini ölüm kapıya gelince fark ediyorum. Ölüm çok iyi bir öğretmen aslında.. Ann'le teşhisten önce fillerle ilgili bir belgesel izlemiştik. Afrika' da filler suya ulaşmak için yüzlerce mil yol katediyorlar. Hayatta kalmaları için tek şans bu yolculuğu tamamlamaları ama yavru bir fil ayağını incitiyor. Koskoca sürü onsuz ilerlemek yerine onunla birlikte hızlarını azaltıp yavaş yürümeye başlıyor. Koca sürü küçük bir bebek için kendi hayatlarını riske atıyor. Ben de yolculuğa Ann'siz de olsa devam edeceğim ve bebek fili suya ulaştıracağım..'' Şimdi önce kendime ve sonra size soruyorum ilk resimde dişi olduğunu düşündüğünüz filin cinsiyeti şimdi  ne  ve yaşadığınız hangi deneyimi  hayatınızdaki çok iyi bir öğretmendi diye hatırlıyorsunuz ?

2 Mart 2015 Pazartesi

YAŞAR KEMAL 'İN ARDINDAN

             02.03.2015  YAŞAR KEMAL ile beraber çocukluk anılarımın bir kısmı da toprağa veriliyor gibi hissediyorum. Edebiyat öğretmeni bir babanın gelişmiş kütüphanesi ile büyüyen çocuk gözümde kalın bir romandı o günlerde İnce Memed...Bizim evimizde annemle babamın yaşadığı yıllardaki siyasi sıkıntılar sebebiyle kendi rahatın için siyaset ve politikadan uzak dur inancı vardı. Buna rağmen kitaplara siyasi sansür uygulanmaz hepsi edebiyat dünyası içindeki varlığı ile kabul edilir ve saygı duyulurdu. Ben Yaşar Kemal'in sanatına saygı duyuyorum. Adalet değeri ,eşitlik değeri çok yüksek insanlar aslında hayatları boyunca taşıması zor bir sorumluluğu hissederek hayatlarını onurlandırmayı seçerler...Koçluk yolunda insanı anlamaya çalışan benim için çok açık bir örnek oldu saydığım değerler açısından.
 Koca çınarın daha önce hiç bilmediğim hayat hikayesini ve o derin cümlelerin ardındaki duygulu yüreği anlamaya çalıştım. En ağır travmasını 5 yaşında babası gözlerinin önünde camide öldürülünce yaşadı. Bu ölümden sonra saz çalmasının annesinin aşık olup diyar diyar gezer korkusu ile engellenmiş olması ilginç bir hayat detayı. Asıl adı Kemal Sadık Göğceli  ve bize şunları söylemiş :  ''Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir .Bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım.''  ''Ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa sanatımın halktan ayrılmamasını isterim.''