14 Ağustos 2015 Cuma

MECNUN ' UN LEYLA 'SI


                      Mecnun yıllarca yanmış Leyla'nın aşkıyla. Öyle sevmiş öyle sevmiş ki , herkes merak etmeye başlamış ve hayal etmiş bu kadar büyük bir aşkla sevilen Leyla'yı . Herkes güzelliğinden bahsetmeye ve kendince yorumlar yapmaya başladığında , söylentileri duyan devletin sultanı da eklenmiş meraklılar kervanına . Öyle merak etmiş ki dayanamamış , emretmiş , çağırmış  huzuruna . Tabii ki gelmiş Leyla . Sultan tarafından süzülmüş bir süre . Sevilen kadının en güçlü ismi en devletlinin huzurunda. Sultan susmuş , Leyla susmuş . İrade susmuş , Şems susmuş ... 




                   Sonra iradenin timsali sormuş yakan Leyla'ya '' Sen son derece sıradan bir kadınmışsın . Hatta çirkin bile sayılırsın . Nedir sendeki Mecnun'u yakıp kavuran ? '' Ve cevap gelmiş Leyla'dan ''Sultanım ; evet ben sıradan bir kadınım . Hiç bir üstün vasfım yok . Ancak beni gerçek halimle görebilmeniz için size sadece iki şey lazım .'' Koca sultan , her şeyin sahibinin hiddeti yansımış bakışlarına . '' Bende olmayıp Mecnun 'da olan şeyler ne ? '' Cevap vermiş Leyla '' Beni  Mecnun'un kalbiyle gören gözler sultanım. Sadece o iki göz...''



                  Bazen fiziksel özellikleri çok uyumlu olmayan çiftler görürüz . Hatta bununla ilgili şanslı tarafı fiziksel yönden zayıf olan taraf olarak değerlendirir ve çirkin şansı şeklinde cümleler kurarız. Oysa şanslı olan gerçekte hangisidir ? Fiziksel  güzelliğin fark edilmesi kolaydır . Güzel olan dikkat çeker , beğeni alır. İnsanın doğasında güzele çekilme vardır. Güzele bakmak sevaptır derken bir taraftan kastedilen de ; fiziksel olarak güzel bulunan kişi , nesne ya da kavramları fiziğin ötesinde zihinsel boyutlarda değerlendirme ve zihin , düşünce , algı süreçlerini harekete geçirme sonucu elde edilen bilinç yükselmesidir.

                   Fiziksel güzellik önemlidir ama görecelidir . Kişi genellikle kendine çok benzemeyenleri çekici bulur .Tam tersinin görüldüğü durumlar da vardır. Narsizm gibi patolojik boyutlarda kişinin kendisine hayran olmasına kadar gidebilir bu . Fiziksel güzellik göreni ve sahip olanı tatmin etse de içten içe fiziksel yasalar gereği yerçekimi ve zamana karşı duramayan dokuların yıpranmasının önüne çok istense de geçilemez. İnsanoğlu yıpranan ve birgün kaybedeceği kavramlara kalben bağlanmakta zorluk çeker. İçten içe zihin kaybedebileceğini düşündüğü andaki acıyı duyar. Bu noktada zamana meydan okuyan güzellikleri değerlendirebilir miyiz sorusu gelir. Klasik olarak iç güzellik tamlaması içindeki anlam nedir ?

                Mecnun'u Leyla'ya deli divane aşık edecek kadar Leyla'nın sahip olduğu neydi ? Bu sorunun cevabını çok merak ediyorum ama tamamen cevabı alamayacağımı da biliyorum artık . Çünkü birisinin dudak kıvrımını , göz rengini , gamzesini çok çekici bulabileceğimiz gibi iletişim tarzını , davranışlarındaki letafeti ya da tam tersi cabbarlığı ve sertliği de çekici bulabiliriz. Bu bireysel farklılıklarımızın oluşmasında da içine doğduğumuz kültür , aile ,yaşadığımız toplum ve bu konudaki değer yargılarımızı ve algılarımızı etkileyen yaşanmışlıklarımız  etkili olacaktır. 

                Mecnun'un gözleriyle Leyla'ya bakamadıkça Leyla'da gördüğünü hep merak edeceğim . Herkese bol kepçe yemek dağıtan Leyla'nın sıra Mecnun'a geldiğinde kepçenin tersiyle tabağına vurup yemek vermediği anda herkes gibi savunmaya geçip öfkelenmek yerine bu davranışın alt notalarını okuyup ''  Ya bana da sizler gibi davransaydı ? '' diye sevinçten deliye dönen Mecnun'u da sevilmeyi hak eden yüksek bilinçli bir aşık olarak değerlendiriceğim . En azından benim için öyle...




                



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder