4 Mart 2015 Çarşamba

ANN VE FİLLER

              

  Ann  kendisine 38 yaşında yumurtalık kanseri teşhisi konulmuş ve şu an hayatta olmayan bir anne.. Benim bu olayla ilgili sizlerle paylaşmak istediğim  hayat dersi niteliğindeki yaşanmışlık. Hekimlik hayatımda pek çok örneğini  gördüğüm ağır hastalık tanılarının sadece hastalığı yaşayanı değil birebir yakınlarını da nasıl etkilediği ve dönüştürdüğü durumlara canlı bir örnek anlatacaklarım. Aslında çoğunuz hatırladı belki gazetelerden hikayeyi. Benim gibi sonradan haberi olanlar için kısaltayım.  Eşi Özgür'e 19 yaşında aşık olmuş ve evlenmiş Ann. Çok tatlı iki çocukları olmuş ve harika bir aile yaşamları.


Aldığı tanıya rağmen geride kalan zamanını kaliteli ,çocuklarıyla paylaşarak geçiren Ann'e en büyük desteği sevgili eşi vermiş.. Beni en çok sevgili Özgür'ün Ann'i kaybetmeden bir süre önce anlattıkları düşündürdü.. Değiştirmeden aktarıyorum : '' Teşhis öncesi basit şeylere üzülen ve sinirlenen takıntılı bir insandım. Şimdi yaşamın her anının nasıl bir mucize olduğunu ve dolu dolu yaşanması gerektiğini ölüm kapıya gelince fark ediyorum. Ölüm çok iyi bir öğretmen aslında.. Ann'le teşhisten önce fillerle ilgili bir belgesel izlemiştik. Afrika' da filler suya ulaşmak için yüzlerce mil yol katediyorlar. Hayatta kalmaları için tek şans bu yolculuğu tamamlamaları ama yavru bir fil ayağını incitiyor. Koskoca sürü onsuz ilerlemek yerine onunla birlikte hızlarını azaltıp yavaş yürümeye başlıyor. Koca sürü küçük bir bebek için kendi hayatlarını riske atıyor. Ben de yolculuğa Ann'siz de olsa devam edeceğim ve bebek fili suya ulaştıracağım..'' Şimdi önce kendime ve sonra size soruyorum ilk resimde dişi olduğunu düşündüğünüz filin cinsiyeti şimdi  ne  ve yaşadığınız hangi deneyimi  hayatınızdaki çok iyi bir öğretmendi diye hatırlıyorsunuz ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder